Küresel çevre sorunlarının giderek ağırlaştığı günümüzde, organik tarım insanlık için yeni bir umut kaynağıdır.
Biyolojik,
ekolojik, bio gibi farklı kelimelerle tanımlanan "Organik Tarım",
tarımsal üretimde artan kimyasal gübre ve ilaç kullanımının doğa ve
insan sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin ve ticari
problemlerin aşılmasında bir alternatif yöntem olarak doğmuştur.
İngilizce konuşulan ülkelerde, üretimlerinde ekolojik prensipler
uygulanan tarımsal metotlar için "Organik Tarım" terimi, başka birçok
ülkede ise "ekolojik tarım"ın kendi dilindeki karşılıkları
kullanılmaktadır.
Örneğin, Almanya'da, Ökologischer Landbau;
İsveç'te, Ekologisk produktion vb. "Ekolojik" kelimesi aynı zamanda bazı
büyük organik kurumların isimlerinde de yer almaktadır. Norveç'te
Organik Tarım Enstitüsü - Norsk senter for Økologisk landbruk-NORSØK
veya Almanya'da Federal Tarım Bakanlığı Organik Ofisi -Referat
Oekologischer Landbau- gibi. Bunların yanı sıra İsviçre, Avusturya,
İtalya ve Fransa'da ise "Biyolojik Tarım" terimi kullanılmaktadır.
2092/91 sayılı Avrupa Birliği Yönetmeliği hazırlanırken ilgili komisyon
tüm bu eğilimleri dikkate alarak her üç (Organik, Ekolojik, Biyolojik)
terimin de korunacağını, hatta Avrupa Birliği resmi dillerinde Bio veya
Eko kelimelerinin de kullanılabileceğini belirtmiştir. Ülkemizde ise
10.06.2005 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Organik
Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik"e göre organik
tarım ürünü için yalnızca "organik" kelimesinin kullanılması
gerekmektedir.
Doğal dengeyi bozmadan sağlıklı ürünler üretmek
için, bitkisel ve hayvansal üretimi uygun ekolojilerde, kültürel
tedbirleri öncelikli olarak benimseyerek bitki koruma ve zararlı
mücadelesinde doğal yöntemleri tercih etmek yoluyla ve bir sertifikasyon
süreci ile kontrol edilen üretime Organik Üretim ve bu yolla elde
edilen ürünlere de Organik Ürün denir. CODEX Alimentarius'un tanımına
göre, organik tarım, "topraktaki biyolojik hareketi, biyolojik dönüşümü
ve biyolojik çeşitliliği de içeren tarımsal eko sistem sağlığını artıran
ve zenginleştiren bütünsel bir üretim ve işletim sistemidir". Ancak,
geçen zaman, bu sistemin alternatif bir yöntem olmaktan çok bir yaşam
felsefesi olduğunu ortaya koymuştur. Dünya nüfusunun artmasına bağlı
olarak tüketim talebinin de arttığı bir gerçektir. Bu noktada tarımsal
üretim talebini karşılamak için tarım alanlarında bir genişleme
izlendiyse de hedef, birim alandan daha fazla ürün almaya yönelmiştir.
Ancak bilinçsizce gerçekleştirilen tarım faaliyetlerinin insan ve hayvan
sağlığını tehdit ettiği, yer altı su kaynaklarının tükenmesine ve/veya
kirlenmesine, doğal bitki ve toprak deseninin bozulmasına ve biyolojik
çeşitliliğin zarar görmesine yol açtığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Sıralanan bu sorunlar öncelikle Kuzey Avrupa ülkelerinde kendisini
göstermiştir. Bunun üzerine ABD'de bazı üreticilerin öncülüğünde
sentetik ilaç ve gübre kullanılmaksızın tarımsal üretim başlamıştır.